Beklenen büyük Marmara depremi nedeniyle İstanbul’un tek gündemi kentsel dönüşüm. Milyonlarca insanın yaşadığı ilçelerde köklü semtler de dahil pek çok yerleşim yerinin tamamen boşaltılması gerekebilir. Uzmanlar özellikle kıyı hattında, zemini dayanaksız bölgelerin yerleşim yeri olmaktan çıkarılmasını öneriyor. İstanbul’un plansız bir şekilde genişlemesinin tarihi 1950’li yıllara uzanıyor.
1930’LARA KADAR ŞEHİR KORUNDU
1930’lu yıllara kadar İstanbul, Osmanlı geçmişindekinden çok da farklı bir görünümde değildi. Cumhuriyetle birlikte başkent olma vasfını yitiren şehirde sadece sokakların düzenlenmesi ve birkaç yeni tramvay hattı dışında pek fazla yenilik yapılmamıştı. 1934’te İstanbul Belediyesi, Eminönü, Fatih, Bakırköy, Beyoğlu, Beşiktaş, Sarıyer, Beykoz, Üsküdar, Kadıköy ve Adalar’dan ibaretti. ‘Merkez ilçe’ konumunda ise sadece Beyoğlu, Eminönü, Fatih ve Beşiktaş vardı. Bakırköy, Sarıyer ve Beykoz henüz şehre dahil değildi.
İSTANBUL’U TEKRAR FETHETMEK
Avrupa yakasında sur içi, Anadolu’da ise Üsküdar ve Kadıköy’den ibaret olan İstanbul şehri, özellikle 1955 yılından itibaren çarpık bir şekilde büyüdü. Arşivlerdeki şehir planlama kayıtlarına göre, 1955 yılında “İstanbul’u tekrar fethediyoruz” sloganıyla başlayan imar hareketinin hedefi, yıkımlarla geniş trafik yolları açmaktı. Açılan yolların çevresinde verilen imar izinleriyle bugün milyonların yaşadığı semtler şekillenmeye başladı. Tarihi Fatih ilçesi surların dışında çıkarak bugünkü Zeytinburnu’na doğru uzanırken, imar hamlesiyle Yeşilköy istikameti yerleşime açıldı. Anadolu yakasında ise Üsküdar-Kadıköy arasında, Altunizade ve Acıbadem genişlemenin iki adresi oldu. O dönemde 1,5 milyon olan İstanbul nüfusu hızla artıyordu.
İLK OLARAK EYÜP VE ŞİŞLİ GENİŞLEDİ
İstanbul’un nüfusu 1935’te 741.148 kişiydi. 1950’den itibaren ise artan göçle birlikte belediye sınırları içindeki nüfus ilk kez bir milyonu aştı. Artan nüfusla birlikte Avrupa yakasında ilk genişleyen semtler Fatih, Eyüp ve Şişli oldu. Zeytinburnu yeni bir yerleşim alanı olarak ortaya çıkarken, Eyüp’te Taşlıtarla, Alibeyköy ve Sağmalcılar, Şişli’de Kâğıthane, Beşiktaş’ta Levent, Kadıköy’de Koşuyolu merkezlere bağlı mahalleler haline geldi. Şişli, Büyükdere Caddesi üzerinden Mecidiyeköy’e doğru alanını genişletti. Kısa bir süre içinde Levent semti ortaya çıktı.
KAĞITHANE 10 YILDA 16 KAT BÜYÜDÜ
Şehir planlama arşivlerine göre 1950’de Beyoğlu ilçesine bağlı 1.431 nüfuslu bir köy olan Kağıthane, 1960’da Şişli’ye bağlandı. Nüfusu ise 10 yılda 16 kat artarak 22.818 oldu. Kağıthane’deki nüfus patlaması 1954 yılında Şişli ilçesinin idari olarak oluşturulmasına yol açmıştı. 1950’lerin başlarında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutulan Türklerin iskanı için Taşlıtarla’da 2.014 konut yapıldı. Taşlıtarla 1963’te Gaziosmanpaşa ilçesinin oluşmasına zemin hazırladı. Eyüp’te Taşlıtarla’yı 12 binin üzerine çıkan nüfusuyla Alibeyköy takip etti.
1970’LERDE GENİŞLEME KONTROLDEN ÇIKTI
1970’lerde hız kazanan göç İstanbul’daki çarpık kentleşmeyi geri döndürülemez bir noktaya taşıdı. Batıda Küçükçekmece’ye, doğuda ise Küçükyalı’ya uzanan yapılaşma alanları büyük bir nüfusu barındırıyordu, E-5 karayolu çevresi hızla konutlarla doluyordu. Yenibosna, Bağcılar, Güngören, Esenler göçün hedefindeydi. Okmeydanı, Çağlayan ve Mecidiyeköy’den geçen çevre yolunun çevresi de hızla dolmuştu.
TOPLU KONUTLARLA GELEN BÜYÜME
1980 sonrası Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve ikinci çevreyolunun ulaşıma açılması İstanbul’u hem Anadolu hem de Avrupa yakasında genişletti. 1990’lardan itibaren toplu konutların yaygınlaşması da şehri büyüten sebeplerden biri oldu. 70’lerde Küçükçekmece’ye uzanan karayolu çevresi konutlarla dolarken, 1990’larda gölün batısındaki alanlar da toplu konutlara açıldı. Böylece Avcılar ilçesi ve bağlı mahalleler ortaya çıktı. İstanbul 2000’lere gelindiğinde, batıda Trakya yönünde, doğuda ise Gebze yönünde durmaksızın büyüdü.
ertan.altan@haberglobal.com.tr
Kaynak: Web Özel