İklim değişikliğinin etkilerine yönelik projeler aralıksız sürerken, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), ‘Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası’nın üçüncü ve son raporunu açıkladı. Son raporda, Türkiye’nin 2053’de tamamen temiz enerjiye geçiş yapabilme kapasite ve imkanı olduğunu ortaya koyulurken, elektrikli araç talebinde de büyük artış olacağına dikkat çekildi. Uzmanların hazırladığı rapora göre, Türkiye’nin, karbon emisyonlarını 2030 yılına yüzde 32 azaltması, 2050 yılında ise bu oranın yüzde 68’e çıkma ihtimali bulunuyor.
2040’DA TAMAMI DÖNÜŞEBİLİR
İPM raporuna göre yenilenebilir enerjinin üretimdeki payının 2050 yılında yüzde 91’e, depolama sistemlerinin 40 GW’a ulaşacağı ve elektrikli araç stokunun ise 2050 yılında yüzde 66 paya sahip olacağı öngörülüyor. Uzmanlar ayrıca kömür yakıtlı enerji santrallerinin çok büyük bir kısmının 2035 yılına kadar, tamamının ise 2040 yılına kadar tamamen dönüşeceğini de raporda vurguluyorlar.
GÜNEŞ VE RÜZGAR DEVREYE GİRECEK
Raporda ayrıca Türkiye’nin net sıfır karbon emisyonu hedefine kömürü aşamalı olarak devreden çıkararak, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerjiye hızla geçiş yapabileceğini ve bu sayede enerji verimliliğine ulaşabileceğine dikkat çekiliyor.
2053’DE YÜZDE 68 AZALTIM
Son raporda imzası olan isimlerden Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü Dr. Ümit Şahin ise , Türkiye’nin net sıfır 2053 hedefinin çok önemli bir hedef olduğunu vurgulayarak, “Üç yıldır yürüttüğümüz kapsamlı çalışmalarla yenilenebilir ve temiz enerjiye dayalı bir enerji sistemi ile bu hedefe ulaşmanın mümkün olduğunu gösterdik. Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yolu: 2050 Net Sıfır raporu 2050 yılında yüzde 68 emisyon azaltımı sağlayabileceğimizi gösterdi” dedi.
19.4 MİLYON ELEKTRİKLİ ARAÇ
Yenilenebilir enerjinin üretimdeki payının 2050 yılında yüzde 91’e, depolama sistemlerinin 40 GW’a ulaşacağını da dile getiren Şahin, “Elektrikli araç stokunun ise 2050 yılında yüzde 66 paya yani 19,4 milyon elektrikli araç rakamına ulaşacağını öngördük.” diye konuştu.
“İthal kömürlü termik santral kapasitesinin ise 2030’da 4 GW’a gerileyeceğini ve 2035’ten sonra tamamen kapatılabileceğini hesapladık” bilgisini de paylaşan Şahin, “Böylece 2050 yılında fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi sadece yüzde 7 olurken; güneş, rüzgar, jeotermal ve biyokütlenin payı yüzde 80’e yükselecek” ifadelerini kullandı.
NÜFUSA BAĞLI ARTIŞ
Öte yandan ‘Türkiye; Paris Anlaşmasını’ 2021 yılında onaylarken, 2053 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşılması hedefleniyor. 2023 yılı itibariyle 85 milyon nüfusuyla dünyanın en kalabalık 18. ülkesi olan Türkiye’nin sera gazı emisyonları da nüfusa paralel olarak artıyor.
452 MİLYON TON
Öyle ki, sera gazı emisyonları 2021 yılında 1990 yılı seviyelerine kıyasla yüzde 157 oranında artarak 564 milyon tona ulaşırken, karbondioksit (CO2) emisyonları ise 1990 yılından bu yana neredeyse iki katına çıkarak 452 milyon tona yükseldi. Bu hızlı artış, Türkiye’yi fosil yakıtlar ve sanayiden kaynaklanan CO2 emisyonları bakımından dünya genelindeki 195 ülke arasında 13. sıraya yerleştirirken, iklim değişikliği ile mücadelede proje ve çalışmalar ise aralıksız devam ediyor. Bu kapsamda sera gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar referans senaryoya kıyasla yüzde 41 oranında azaltılması planlanıyor.
mert.inan@haberglobal.com.tr
Kaynak: Web Özel