Pandemiden sonra çalışanlarda anksiyete ve depresyon patlaması

Enflasyon, hayat pahalılığı krizi ve genel jeopolitik durum arasında, karamsar bir ruh hali içinde olmak için pek çok neden var. Ancak görünen o ki, geleceğimiz hakkında en çok işteyken endişeleniyoruz.

Sağlık hizmetleri ve teknolojileri sağlayıcısı Telus Health tarafından yeni yayınlanan bir anket, altı Avrupa ülkesindeki insanların ruh sağlığının giderek daha fazla risk altında olduğunu ortaya koydu.

Genel olarak, çalışanların ruh sağlığı dört ülkede (Almanya, İtalya, Hollanda ve İspanya) Ekim 2023 itibariyle Nisan ayına kıyasla düşüş gösterdi ve çalışanların yüzde 38’i ruh sağlığının kötü olma riskinin yüksek olduğunu söyledi. 

Öte yandan, Fransa ve Polonya’daki Ruh Sağlığı Endeksi (MHI) puanları aynı altı aylık dönemde marjinal bir iyileşme göstermiş olsa da Polonya 55,5 ile en düşük puana sahip olmaya devam ediyor. 

Pandemi sonrası strese karşı hassasiyet

Telus Health Küresel Lideri ve Araştırma ve Toplam Refah Kıdemli Başkan Yardımcısı Paula Allen, Euronews’e “Diğer verilerden yola çıkarak, bunun pandemi sonrası strese karşı artan hassasiyetin etkisi olduğuna inanıyoruz. Bu artan hassasiyet, stres faktörlerinin daha büyük bir olumsuz duygusal etkiye sahip olma olasılığını artırıyor” dedi.  

Araştırmanın bulgularına göre, katılımcıların yüzde 35’i COVID-19 salgını öncesine kıyasla strese karşı daha hassas olduklarını gösteriyor. 

Allen, “Bu aynı zamanda insanları daha öfkeli, alaycı ve çatışmaya eğilimli hale getiriyor, bu da insanların birbirleri için daha fazla stres faktörü yarattığı anlamına geliyor” diye ekliyor.

Anksiyete ve depresyon

Ruh sağlığıyla ilgili durumlar söz konusu olduğunda, çalışanların yüzde 17’si anksiyete teşhisi aldığını bildirdi. Bu Avrupalı çalışanlar arasında en yaygın teşhis edilen durum. Yüzde 12’si ise depresyon teşhisi aldığını bildirmiştir.

Çalışmada ayrıca 40 yaş altı çalışanların 50 yaş ve üzeri çalışanlara kıyasla hem teşhis edildi hem de edilmemiş anksiyete ve depresyon vakalarını ifşa etme olasılıklarının iki kat daha fazla olduğu gözlendi.  

Ayrıca, bu genç demografik grup psikolojik hizmetler için sağlık yardımlarını kullanmaya iki kat daha meyilli ve psikolojik yardımlara daha fazla değer veriyor.

Ankette kadınların erkeklere kıyasla 5 puan daha düşük ruh sağlığı puanına sahip olmasında cinsiyetin de payı var.

Allen bu durumu, bakım ve ev işlerinin yanı sıra farklı sosyal beklentiler söz konusu olduğunda cinsiyetler arasında süregelen uçurumla açıklıyor.

Polonya en kötü ülke

Polonya, Nisan ayından bu yana yarım puanlık bir iyileşme göstermesine rağmen 61.1 olan genel MHI puanının yaklaşık altı puan altında kalarak ankete katılan altı ülke arasında en kötü durumda olan ülke olmaya devam ediyor.

Ankete katılanlar arasında Doğu Avrupa ülkesindeki çalışanların yüzde 51’i endişeli olduklarını (İspanya ile aynı), yüzde 43’ü ise depresyonda olduklarını belirtmiştir ki bu oran altı ülke arasında en yüksek seviyede.

Polonya aynı zamanda gelecek için iyimser olmadığını söyleyen katılımcıların en yüksek oranlarından birine (yüzde 23) sahipken, bu oran yüzde 29 ile İtalya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. 

Yelpazenin diğer ucunda ise Hollanda 69.0 ile en iyi MHI skorunu kaydederek genel skorun yaklaşık sekiz puan üzerine çıktı.

Ankete katılanların yüzde 28’i endişeli, yüzde 18’i ise depresif hissettiğini ifade etmiştir ki bu rakamlar altı ülkeyi kapsayan araştırmada her bir kategori için en düşük rakamlar.

Hollanda’dan gelen en dikkat çekici istatistik, çalışanların yüzde 29’unun ruh sağlıklarının üretkenliklerini olumsuz etkilediğini düşünmeleriydi.

Finansal güvenlik daha iyi ruh sağlığı ile ilişkili

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bir çalışanın mali durumu ruh sağlığı ile ilişkilidir ve yıllık 10.000 Avro’dan az kazanan kişiler ruh sağlığı açısından en kötü puanı aldı.

Aynı doğrultuda, çalışmanın bulgularına göre, acil durum birikimi olmayan çalışanlar, genel gruptan (61) önemli ölçüde daha düşük bir MHI puanı (41) gösterdi.

Hobiler 65 yaş üstü kişilerde daha az depresyon belirtisi ve daha yüksek mutluluk seviyeleriyle bağlantılı.

Ayrıca, son iki ankette girişimciler, serbest çalışanlar ve küçük şirketlerde (50’den az kişi) çalışanlar en kötü skoru sergiledi.

Finansal güvenlik, Hollanda’nın yüksek puanını açıklamaya yardımcı olan unsurlardan biridir.

Allen, “Tipik olarak, Hollanda’da yaşam kalitesiyle ilgili birçok ölçeğin üst ve alt ucunda daha az insan var, ancak ortalaması daha yüksek” dedi.

Üretkenlik kaybediliyor

Şirketler de çalışanların kötü ruh sağlığından etkileniyor. Telus Health’e göre, işle ilgili stresten etkilenen insanlar 60 günden fazla üretkenlik kaybediyor.

Mart ayında İngiliz Psikoloji Derneği’ne göre tükenmişlik vakalarının miktarı nedeniyle işle ilgili stresi “modern bir salgın” olarak adlandıracak kadar ileri gitti.

“Bu, tüm iş gereksinimleri ve giderek artan bir şekilde inovasyon, işbirliğine dayalı problem çözme ve müşteri hizmetleri gibi gereksinimler için önemli. Aynı zamanda elde tutma ve şirket itibarı için de önemlidir.”.

Ankete göre stres seviyeleri yükseldikçe Avrupalı çalışanların ruh sağlığı kırılma noktasında

Ankete katılan ofis çalışanlarının yarısından fazlası (yüzde 51), istedikleri zaman uzaktan çalışma esnekliği ile birlikte geleneksel beş günlük bir çalışma haftasını tercih ediyor.

Öte yandan, Telus Health’in verilerine göre, yüzde 49’u ofis ortamında dört günlük yoğunlaştırılmış bir çalışma haftasından yana. 

 

Yorum yapın