Türk Hematoloji DerneÄi Genel Sekreteri Prof. Dr. Ãzgür Mehtap, yaptıÄı açıklamada, damarların pıhtı ile tıkanmasının tıpta “tromboz” olarak tanımlandıÄını belirtti.
Dünya genelinde ölümlerin yüzde 25’inin bu durumdan kaynaklandıÄına vurgulayan Mehtap, “Damar tıkanıklıÄı, kalp damarlarında geliÅtiÄinde kalp krizi, beyin damarlarında olduÄunda felç, akciÄer damarlarında olduÄunda (emboli) solunum yetersizliÄi ortaya çıkmaktadır. Bu durumlar, kimi zaman ölüm kimi zamansa kalıcı organ fonksiyon bozukluÄuyla sonuçlanmaktadır.” uyarısında bulundu.
Mehtap, ileri yaÅ grubunda damar tıkanıklıÄı geliÅme riskinin yüksek olduÄuna dikkati çekerek, uygun olmayan beslenme alıÅkanlıÄı, obezite, hareketsizlik, sigara gibi çevresel etkenlerin yanı sıra doÄumsal veya genetik yatkınlık saÄlayan bozuklukların pıhtılaÅma riskini artıran diÄer faktörler olduÄunu söyledi.
“KAN SULANDIRICI Ä°LAÃ BAÅLANMADAN ÃNCE HASTANIN KANAMA RÄ°SKÄ° HESAPLANMALI”
Prof. Dr. Mehtap, hastalık geliÅimini açısından yüksek riskli kiÅilerde önleyici olarak kan sulandırıcı tedavilerin uygulandıÄını anlattı.
ÃeÅitli mekanizmalar üzerinden etkisini gösteren aÄızdan, cilt altına veya damar içine uygulanarak etki eden kan sulandırıcı ilaçların yanında yeni kullanıma giren aÄız yoluyla kullanılan baÅka alternatiflerin söz konusu olduÄunu belirten Mehtap, “Kan sulandırıcı tedavilerin önemli bir yan etkisi kanama eÄilimini artırmalarıdır. Bu nedenle trombozun tedavisi veya önlenmesi amacıyla kan sulandırıcı ilaç baÅlanmadan önce hastanın kanama riski hesaplanmalı. Hangi kiÅilerde, ne süre ile ve ne tür kan sulandırıcı ilaç baÅlanacaÄı hekim kararı ile belirlenmeli. Bu nedenlerle kiÅiler kendi baÅlarına bu tür ilaçları kullanmamalı.” dedi.
Mehtap, her ilacın hekim bilgisi olmadan kullanıldıÄında ölümcül bir zehir olabileceÄinin altını çizerek, Åu bilgileri verdi:
“Her ilaç hekim kontrolünde kullanılmalıdır, bu tartıÅmasız. Birkaç grup kan sulandırıcı var. Bunlardan biri ‘trombositler’ diye isimlendirilen kan pulcuklarının fonksiyonunun bozularak kanın sulandırılmasına yönelik. Ama bunlar toplardamar hastalıklarında iÅe yaramaz, daha çok atardamar hastalıklarında kullanılır. PıhtılaÅma sisteminin ikinci kısmını etkileyen ilaçlar var ki bunlar da kanama riskini fazladan artıran ilaçlardır. Kontrolsüz kan sulandırıcı kullanımı, kanamaya baÄlı ölüm riski artırabiliyor. ÃrneÄin, bir kiÅinin etki alanı farklı iki kan sulandırıcıyı birlikte kullanması durumunda çok ciddi beyin kanaması geliÅebilir, böbreklerde, idrar yollarında kanama ile karÅılaÅılabilir. Hekim, hastaya ona uygun bir kan sulandırıcı vermiÅtir, ancak hasta ailesinde kalp hastalıkları var diye bir de kendisi bilinen bir kan sulandırıcılardan tedbir olsun diye alırsa çok ciddi kanamayla karÅılaÅabilir. O nedenle, bu tür ilaçlar sadece ve sadece hekim tarafından verilmelidir. Kontrolsüz ve hekim bilgisi olmadan kullanılan kan sulandırıcılar, gizli kanamalara, anemiye yol açabilir.”
“GÃNDE EN AZ 5-6 BÄ°N ADIM ATILMALI”
Damar tıkanıklıÄını önlemede fiziksel aktivitenin önemine iÅaret eden Mehtap, “En önemli ve son derece kolay eriÅilebilecek tedavi hareketli olmaktır. Bunun için günde en az 5.000-6.000 adım atılması, oturarak çalıÅılıyorsa her 2 saatte bir ayaÄa kalkarak 5-10 dakika hareket edilmesi, daha önce toplardamar tıkanıklıÄı geçirmiÅ olanların varis çorabı giymeleri gibi basit öneriler hayat kurtarıcıdır.” dedi.
Mehtap, bunun yanı sıra obezite, sigara, karbonhidrat ve hayvansal yaÄ aÄırlıklı beslenme gibi etkenleri ortadan kaldıracak yaÅam tarzı deÄiÅikliklerinin yaÅamsal öneme sahip olduÄunun altını çizdi.
Tüm bu önlemlere raÄmen bazı kiÅilerin damar tıkanıklıÄı açısından yüksek riskli olmaya devam ettiÄine dikkati çeken Mehtap, “Altta yatan genetik bozukluÄu olanlar, kalp damar tıkanıklıÄı veya ritim bozukluÄu bulunanlar, büyük cerrahi ameliyat geçirenler, çeÅitli nedenlerle hastanede uzun süre yatan hastalar, yüksek riskli gebelikler, tekrarlayan düÅükleri olan kadınlar bu grup içindedir.” bilgisini paylaÅtı.