Bursa’da şubat ayında, eczacı kalfası Serdar Ergun’dan haber alamayan yakınları, polise kayıp ihbarında bulundu. Polis ekipleri, mobese görüntülerinden Serdar Ergun’un otomobilinin, İstanbul’un Büyükçekmece ilçesinde olduğunu tespit etti. Bursa Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerinin irtibata geçtiği İstanbul polisi, Büyükçekmece’de otomobili durdurup, sürücü koltuğundaki Ahmet Burak Demir’i gözaltına aldı. Araçtaki aramada 1 tabanca ile Serdar Ergun’un battaniyeye sarılı cesedi bulundu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki ilk sorgusunda Serdar Ergun’u öldürdüğünü itiraf eden Demir, Bursa’daki ev arkadaşı Murat Kutlu’yu da 3 gün önce öldürdüğünü, balta ile vücudundan ayırdığı kafasını ise buzdolabına koyduğunu söyledi. Ahmet Burak Demir’in Bursa’nın Osmangazi ilçesi Tahtakale Mahallesi’ndeki evine giden İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, Murat Kutlu’nun da cansız bedenini buldu. Demir’in evdeki köpeği de öldürdüğü tespit edildi. İşlemlerinin ardından Bursa’ya getirilerek, İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından sorgulanan Demir, cinayetleri işlediğini kabul ederken, Kutlu’nun köpeğini ise öldürmediğini söyledi.
HER İKİ CİNAYET İÇİN AYRI DAVA AÇILDI
Sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Ahmet Burak Demir hakkında, ‘Tasarlayarak ve canavarca hisle veya eziyet çektirerek’ öldürmek suçundan, her 2 maktul için ayrı dava açıldı. Demir hakkında Ergun ve Kutlu’yu öldürdüğü gerekçesiyle birer kez olmak üzere 2 kez ağırlaştırılmış müebbet, Murat Kutlu’nun köpeğini öldürdüğü gerekçesiyle de Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında 1200 TL ceza istendi. Demir hakkında, ayrıca ‘Ruhsatsız silah bulundurmak’ suçundan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle de dava açıldı.
‘KAFASINI BUZDOLABINA, VÜCUDUNU DA BALKONA KOYDUM’
Ahmet Burak Demir’in eczası kalfası Serdar Ergun’u öldürdüğü gerekçesiyle yargılandığı davanın ilk duruşması, geçen günlerde görülürken, Murat Kutlu cinayetine ilişkin yargılanmasına da Bursa 15’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçen hafta başlandı. Demir, duruşmaya, tutuklu bulunduğu Bolu F Tipi Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Taraf avukatları ile maktul Murat Kutlu’nun annesi Nargüzel Kutlu ile kardeşi şikayetçi Kurtuluş Kutlu da duruşma salonunda hazır bulundu.
Kendisini cinayete mahallede berber olan Ersin K.’nin azmettirdiğini öne süren Ahmet Burak Demir, “Cinayet sırasında benim yanımda Ersin K. diye biri vardı. Ersin ile Murat arkadaştı. Araları bozuktu. Aralarında husumet meydana geldi ve hasım oldular. Bir gün öncesinde dükkanında konuştuğumuz Ersin bana, Murat’ı öldüreceğini söyledi. Ersin, benim de Murat ile husumetli olduğumu biliyordu. Silahı bana Ersin K. verdi, ‘Silahı al, Murat’ı öldür’ dedi” diye konuştu. Ersin K.’nın isteği üzerine cesedi parçalamaya çalıştığını söyleyen Demir, “Murat Kutlu’nun bana yaptığı şeylerin tümü gözümün önüne geldi. Eve çıktığımda bir süre birlikte oturduk. Murat alkol aldığı için kendisini kaybetti, uyuşturucu da kullanıyordu. Silah çekip kafasına dayadı. ‘Bu dünyadan gidersem tek gitmem sen de gelirsin. Sana bir şey yapmazsam ailene, çocuğuna yaparım’ dedi. Arkası dönüktü. Bir boşluğunu yakaladım, yüzünü döndüğünde 3 el ateş ettim. Ertesi gün balta aldım, baltayı Ersin’in dükkanına bıraktım. Ersin bana cesedi parçalamamı söylemişti. Kafasını buzdolabına, vücudunu da balkona koydum. Ersin’in yanına geldim. ‘Parçaladın mı?’ dedi, ben de ‘Parçaladım’ dedim. Ersin K.’nin de benimle birlikte yargılanmasını istiyorum” dedi.
SİNİR KRİZİ GEÇİRİP HASTANEYE KALDIRILDILAR
Psikolojik rahatsızlığı bulunduğunu ve 10 yıldır tedavi gördüğünü belirten Demir, beraatini talep ederken, Murat Kutlu’nun cesedinin parçalandığını ve başının kesilerek buzdolabında saklandığını, duruşma salonunda öğrenen anne Nargüzel Kutlu ile kardeşi Kurtuluş Kutlu, mahkeme salonunda sinir krizi geçirdi. Anne ile oğlu hastanedeki müdahalelerinin ardından taburcu edilirken, Nargüzel Kutlu, duruşmadan 3 gün sonra bir kez daha rahatsızlandı. Felç geçirdiği belirlenen anne, eve çağrılan sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından kaldırıldığı Bursa Şehir Hastanesi’nde tedaviye alınırken, durumu öğrenince kalp krizi geçiren oğlu Kurtuluş Kutlu da aynı hastaneye kaldırıldı. Anne ile oğlu tedavilerinin ardından taburcu edildi.
‘OĞLUMUN PARÇALANARAK ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ MAHKEMEDE ÖĞRENDİM’
Oğlunun cesedinin parçalandığını öğrendiğinde, psikolojisinin bozulduğunu söyleyen Nargüzel Kutlu, “Allah hiçbir anne babaya acı göstermesin. Çok acılar içindeyim. Gecem gündüzüme, gündüzüm geceme karıştı. Acım içimde. Acımı çok kötü yaşıyorum. Mahkemeye gittim, mahkemede vahşice parça parça edildiğini duyunca fenalık geçirdim. Kendimi dışarı attım ve ondan 3 gün sonra eve geldim ve felç geçirdim. Psikiyatri ilaçları ile ayakta duruyorum. Oğlumun parçalanarak öldürüldüğünü daha önce bilmiyordum. Mahkemede öğrendim ve fenalaştım ve daha 2 gün önce hastaneden geldim. Psikiyatri ilaçları kullansam bile uyuyamıyorum” dedi.
Oğlunun para için öldürüldüğünü öne süren ve cinayetin azmettiricisi olduğu iddia edilen Ersin K.’nin de tutuklanmasını isteyen acılı anne, “Burak denilen şahıs mahkemede, ‘Bu işi yalnız yapmadım. Ersin ile yaptık. Ben yapmasaydım Ersin yapacaktı’ dedi. Ersin, olaydan bir gün önce oğlumun kaldığı eve gelip beklemiş. Oğlum eve gelmemiş. Ertesi gün Burak ile konuşmuş. Oğlumu para için öldürdüler. Ersin ve Burak bunu planlayarak yapmış ve Burak’a silahı vererek, ‘Bu ikimizin de hasmı’ demiş ve oğlumu parça parça etmiş, öldürmüş. Ardından cesedi ortadan kaldırmış. Oğlumu önce silahla vurmuş, sonra balta ile parçalamış. Oğlumu bu şekilde katlettiler. Burak mahkemede planlayarak yaptıklarını itiraf etti. Ersin neden elini kolunu sallayarak dışarıda geziyor? Bir gece içeride kaldı, ertesi gün serbest kaldı” diye konuştu.
‘OĞLUMU EVE BEKLERKEN TOPRAĞA VERDİM’
Diğer oğlunun da olayı duyduktan sonra kalp krizi geçirdiğini söyleyen Nargüzel Kutlu, “Ben anne olarak o mahkemeden çıktım felç geçirdim. Oğlum çok merhametli, çok saygılı ve dürüst bir insandı. Garibanların yoldaşıydı. Fakirin fukaranın cebine bir şeyler koyardı. Ben hastaneden geldikten sonra, oğlum kalp krizi geçirdi. Oğlumun çocuğu yanımda kalıyor ve ben çocuğu gördükçe kahroluyorum. Mahkemede, Murat’ımın nasıl öldürüldüğünü öğrenince yıkıldım. Yavrumun tek oğlu vardı. O da babasının nasıl öldüğünü bilmiyor. Oğlum ölmeden 15 gün önce yanıma geldi. Bana hediyeler getirdi, sohbet ettik. ‘Ben yine yanına geleceğim’ dedi ve 1 hafta sonra ölüm haberini duyduk. Ben oğlumu evde bekliyordum ve oğlum şu anda toprakta. Adalete güveniyorum. Ersin’in içeriye girmesini istiyorum. Ersin K.’nin de cezalandırılmasını istiyorum” ifadelerini kullandı.
‘CİNAYET KARŞILIĞINDA 500 BİN LİRA TEKLİF EDİLMİŞ’
Murat Kutlu’nun ailesinin avukatı Abdulvahap Tatlı ise Ahmet Burak Demir’in ilk duruşmada cinayeti ayrıntılarıyla itiraf ettiğine ve Ersin K.’nin de yargılanması gerektiğine dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Maktulün en yakın arkadaşı ve iş ortağı Ersin’in dosyada bulunduğunu biliyorduk ve bununla ilgili biz mahkeme heyetine sorulması üzerine 15 soru hazırlamıştık. Bunların hiçbirine gerek kalmadan, sanık bir anda her şeyi itiraf etti. Sanık şu anda Bolu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunmakta ve burada havalandırma bölümünde, bir arkadaşına olayın detaylarını anlatıyor. Bunun para karşılığında Ersin tarafından planlandığını söylüyor. Murat Kutlu’yu öldürmesi akabinde, yaklaşık 500 bin TL kendisine verileceğini söylüyor. Bu para kendisine verilmeyince, azmettirenleri itiraf etme yolunu tercih ediyor. Ersin ile Murat arasında ciddi bir para trafiği var. Maktul, Ersin’in iş yeri olarak görülen kuaförün üst katında oturmaktadır ve buraya kuaförün arka kapısından binaya çıkış bulunmaktadır. Apartmanda da kimsenin bulunmamasından dolayı, maktulün öldürülüş sürecinde sıkılan 2 kurşun sesi kimse tarafından duyulmamıştır. Bursa 15’inci Ağır Ceza Mahkeme heyeti de üzerlerine düşen vazifeyi yerine getirerek, Ersin hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Soruşturma neticesinde Ersin ne yazık ki serbest bırakıldı. Bireysel haklar hiyerarşisinde en üst seviyede yer alan yaşama hakkı, bir güvenin neticesidir aslında. Burada kamu vicdanı oldukça yaralanmıştır. Ersin’in mutlak surette dosyaya dahil edilmesi gerekmektedir. Ersin’in tabancasından çıkan kurşunların, kimin tarafından tedarik edildiği dosyaya eklenmedikçe, hiçbir hak yerini bulmayacaktır.”
(DHA)