Tarihçi Koray Şerbetçi’nin uzun araştırmalar sonucu kaleme aldığı son eseri “Değerler Türk Tarihi” kitabı, Destek Yayınlarından çıktı. Türk tarihinin en önemli kırılma noktalarını ele aldığı kitapta, Türkler’in tarih sahnesine çıkışından Ulusal Kurtuluş Savaşına kadar olan dönemeç ve şahsiyetler tek tek ele alınıyor. Büyük Hun Devleti’nden Selçuklulara, Osmanlı’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar Türklerin sanata, bilime ve edebiyata yaptıkları etkili katkıların da anlatıldığı eserde, çarpıcı bölümlerden birini “Mehmetçik’in Kısa Tarihi” başlıklı kısım oluşturuyor.
TÜRKLER KASIRGA GİBİ
Kitapta İtalyan şair Tasso’nun, Türk askerleri için kullandığı tanımlamaya yer verilirken, Tasso’nun şu sözleri aktarılıyor: “Türkler! Savaş sırasında bir kasırga gibidirler. Saldırırken karşılarında kimse durmaz. Ama barış zamanı geldiğinde tıpkı bir sabah meltemi, durgun bir göl gibidirler. Ve kendilerinden aman dileyene her zaman merhamet ederler!” deniliyor.
CESARETLERİ KONUŞULDU
Mehmetçikler’in anlatıldığı kısımlarda Çanakkale Cephesi’nde Türklere karşı çarpışan Avusturalyalı Üsteğmen Casy adlı subayın hatıratından ilginç olaylar ise şu şekilde sayfalarda yer alıyor:
“Siperlerimiz arasında sekiz, on metre mesafe var. Süngü hücumundan sonra savaşa ara verildi. Askerler siperlerine çekildi. Tam bu sırada iki siper arasında kalmış olan ve bacağı kopmak üzere bulunan ağır yaralı bir İngiliz yüzbaşısı avazı çıktığı kadar bağırıyor, ağlıyor, kurtarın diye yalvarıyordu. Ancak siperlerden hiçbir kimse çıkıp yardım edemiyordu. Çünkü en küçük bir kıpırdanışta yüzlerce kurşun yağıyordu. Bu sırada akıl almaz bir olay oldu.”
“Türk siperlerinden beyaz bir bez sallandı. Arkasından, iri yapılı bir Türk askeri siperden çıktı. Hepimiz donup kaldık. Kimse nefes almıyor, ona bakıyordu. Asker yavaş adımlarla yürüyor, siperdekiler kendisine nişan almış bekliyordu. Asker, İngiliz subayını kucakladı ve kolunu omzuna attı. Ve bizim siperlere doğru yürümeye başladı. Yaralıyı usulca yere bırakıp, geldiği gibi geri döndü. Teşekkür bile edemedik. Savaş alanlarında günlerce bu Türk askerinin kahramanlığı, cesareti ve yardımseverliği konuşuldu.”
ERTUĞRUL UÇAĞI
Şerbetçi, Çanakkale Muharebeleri’ni anlattığı bölümlerde Üsteğmen Pilot Cemal Efendi’nin pratik buluşuna da değinirken, o günlerde Türk birliklerine Kaz Dağları’nda enkazı
bulunan eski bir uçağı getirip onarıldığını bildiriyor.
Şerbetçi kitapta şu bilgileri kaleme alıyor:
“Üsteğmen Cemal Efendi o günkü müstahkem mevki komutanı olan Cevat Çobanlı’ya gidip bir uçakla işgal kuvvetlerinin denize dökülen mayınları nasıl temizlediklerini takip edebileceğini söyler. Fakat Albay Cevat Çobanlı halihazırda bir uçağın ellerinde olmadığını söyleyince bir uçuş sırasında Kaz Dağları’na düşen ve enkazı hâlâ orada bulunan bir uçağı getirme izni ister. Cevat Çobanlı kendisine izin verir o da ekibiyle birlikte gider, enkaz halindeki uçağı getirir. Türlü imkânsızlıklara rağmen uçak uçar hale getirir ve kendisi de pilotluğunu yapar.”
“Büyük bir cesaret göstererek yaptığı hava keşfi Türk ordusuna muharebede altın kıymetinde bilgiler sağlar. Ama işin hoş bir yanı, uçağa verilen isimdir: Ertuğrul yani Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin babasının adını koyarlar. Mehmetçik yani Türk askeri Orta Asya’dan günümüze kadar hem cesareti, hem savaşçılığı, hem cephedeki yüksek insanlık tutumuyla dünyaya örnek olmuştur.”
mert.inan@haberglobal.com.tr
Kaynak: Web Özel