Avrupa Birliği (AB) ciddi sonuçları olan çevre suçlarını “ekokırım” olarak tanımlanan kapsam içinde cezalandıracağı bir yasal düzenlemeyi kabul etti. Avrupa Parlamentosu’nda (AP) yapılan oylamada, üyeler yasayı büyük bir çoğunlukla onayladı. 499 kabul oyu kullanılırken, 100 üye ret oyu verdi, 23 üye ise çekimser kaldı. Şimdi AB üyesi ülkelerin iki yıl içinde “ekokırım” kapsamına suçlara verilecek cezaları ulusal yasal yasalarına dahil etmeleri gerekiyor.
AB’ye aday üye olan Türkiye’de çevre konusundaki yasal düzenlemeleri, çevreye verilen zararla ilgili ceza uygulamalarını ceza hukukçusu Prof. Dr. Adem Sözüer anlattı.
NEDİR BU EKOKIRIM?
Çevreye yönelik katliamlarla ilgili bir kavram olan ekokırım, AB üyesi ülkelerin halihazırda yürürlükte olan yasalarının kapsamlı bir şekilde yeniden ele alınmasını gerektiriyor. Yeni yasa kapsamında yasadışı ağaç kesimi, istilacı türlerin bir yere getirilmesi ve yasadışı yer altı suyu çekimi gibi daha önce suç olarak düzenlenmeyen yeni başlıklar açıldığı belirtiliyor.
AĞIR CEZALAR GELİYOR
Yasalaşan düzenlemeyle “ekokırım” suçu işleyen kişiler en az 10 yıl hapis cezasına çarptırılabilecek, şirketler ise her bir suç için toplam gelirlerinin en az yüzde 5’ine ya da alternatif olarak 40 milyon euro’ya varan para cezalarına çarptırılabilecek. AB üyesi ülkelerin hepsinde çevreye verilen zararlara yönelik cezalar bulunuyor. Yeni düzenleme, etik bir kavram olarak ‘ekokırım suçları’nın soruşturulmasına yeni normlar getiriyor. Açılan yeni başlıkların genişleyeceği, sera gazından, çarpık kentleşmeye, soyu tükenen hayvanlara karşı işlenen suçlardan biosisteme verilen zarara kadar yeni başlıklar oluşacağı belirtiliyor. AB üyesi ülkelerin çevreye karşı işlenen suçları soruşturmak için yeni mekanizmalar kurmaları gerekiyor.
TÜRKİYE’DE YASAL BOŞLUK YOK
Türkiye’de çevreye karşı işlenen suçlar Türk Ceza Kanunu’nun farklı maddelerinde düzenleniyor. Orman suçları ise hem ceza kanununda hem de Anayasa’da yer alıyor. Türkiye’nin çevreye yönelik suçlara karşı ceza uygulamalarını değerlendiren Prof. Dr. Adem Sözüer şu bilgileri verdi: “Çevreye karşı işlenen suçlar TCK’da var. Buradaki suçlar belirli bir çerçeveye yönelik işlenmiş olanlar; havayı, suyu, toprağı kirletenler. Cezaları da ağır aslında. Bunlardan dolayı kişiler zarar görmüşse, ölen, yaralanan olmuşsa ayrıca bir sorumluluk oluşuyor. Gürültü kirliliği de bir suç olarak düzenlendi. Bu suçlar kasten olabildiği gibi gibi sorumsuzluk nedeniyle işlenebiliyor. Çevreye karşı suçlar sadece ceza kanununda düzenlenmez. Bizde Çevre Kanunu da var. Burada idari para cezaları uygulanıyor. Ormanlar için ayrı kıyılar için ayrı bir kanun var.”
KANUN ETKİN UYGULANMALI
Kapsamlı yasal düzenlemelere rağmen çevrenin korunmasında sorunlar yaşandığına işaret eden Prof. Dr. Sözüer “Çevre meselesini sadece ceza kanunlarındaki düzenlemelerle ele alamayız Bütün kanunların birbiriyle etkileşim halinde uygulanması için iradeye ihtiyaç var. Örneğin depremle gördük kaçak yapılaşma bir çevre sorunu. İmar kurallarını uygulamazsanız ciddi çevre meseleleri ortaya çıkıyor. Türkiye’nin ilk yapması gereken şey elindeki kanunları etkin olarak uygulamak” dedi.
ertan.altan@haberglobal.com.tr
Kaynak: Web Özel