Çarlık Rusyası’nın stratejik açıdan önemli gördüğü Kafkaslardan Çerkes halkını sürgüne göndermesinin üzerinden 160 yıl geçti. Sürgün, bu yıl da acı ve gözyaşlarıyla anılıyor.
21 Mayıs 1864 Büyük Çerkez Soykırımı ve Sürgünü’nü anlatan “1864” belgeselinin galası Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Haliç Yerleşkesi’nde gerçekleşti.
Kafkas Vakfı ve N’art iş birliğinde hazırlanan filmin senaryosuna akademisyen ve yazar Yunus Emre Özsaray destek oldu. Belgesel, Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Rengin Yurdakul, gazeteci ve yazar Mehdi Nüzhet Çetinbaş, yazar Hulusi Üstün ve yazar Yılmaz Nevruz’un anlatımları ve animasyonlarla Kafkas tarihi, Çerkez sürgünü ve Çerkezlerin Osmanlı’ya iskanını konu alıyor.
Kafkas Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Veysel Arıhan yaptığı açıklamada, Çarlık Rusya’nın Kafkasya halkını anavatanından koparttığını belirterek, “21 Mayıs Kafkas-Rus savaşlarının sona erdiği ve Çerkezlerin Karadeniz limanına göç ettiği tarihtir. Osmanlı topraklarına gelen Çerkezler, başta Balkanlar olmak üzere Anadolu’nun muhtelif yerlerine, Ürdün, Suriye ve Türkiye topraklarına yerleştirilmiştir. Çerkezler aslında anavatanlarından mezalim ve soykırım sonrası çıkartılmıştır.” dedi.
Arıhan o gün yaşananların ancak hayal edilebileceğini vurgulayarak, “Bundan 160 yıl önce hiçbir haber ajansının, yayın organının, kitle iletişim aracının olmadığı atmosferde, Çerkezler vahşice katledilmiş, anavatanından çıkartılmıştır. Bugün dünyanın gözü önünde Gazze’de yaşananlar, soykırımın, zulmün hangi boyutta yapılabileceğini gözler önüne seriyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“KRASNAYA POLYANA ÇERKEZLERİN, KAFKASYALILARIN HAFIZASINA BİR HAKARETTİR”
Kafkas Vakfı olarak tarihi anlatmaya, yaşatmaya ve gelecek nesillere aktarmaya devam edeceklerinin altını çizen Arıhan şunları kaydetti:
“Rus arşivlerinde Çerkezlerin kıyıma uğratıldığı, Gürcü arşivlerinde son direnişin gerçekleştiği yer, bugünkü adıyla ‘Krasnaya Polyana’ olan ‘kırmızı çayır’ anlamına gelen bölgedir. İnsanlar Rus kılıçlarına karşı ellerini süngü ettikleri için kan kaybından ölmüş, baharın gelişiyle o yeşil topraklar kana bulanmış ve ‘kırmızı çayır’ olarak nitelendirilmiştir. Günümüzde bu bölgede hala bu isim kullanılıyor. Bu Çerkezlerin, Kafkasyalıların hafızasına bir hakarettir.”
Veysel Arıhan, ortaya çıkan belgesel gibi çalışmaların soykırım ve sürgünün anlatılması adına kıymetli olduğunu vurgulayarak “Gelecek nesillere sesimizi duyurmak ve bu yaşananları aktarmak için belgesellerle, yeni medya araçlarıyla mücadele ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Rüstem Yahihanov’un Kafkasya uğruna savaşmış “İmam Şamil”, “Hacı Kızbeç”, “İmam Mansur”, “İmam Gazi Muhammed” ve “İmam Hamzat” gibi liderleri resmettiği “Kafkas Efsaneleri” sergisi de ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.
Görsel: TRT Haber