CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İktidarla sürdürülen ‘normalleşme’ adımlarından ‘erken seçim’ çıkışına dair gündemle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Kendi açısından normalleşmenin bitmediğini söyleyen CHP lideri Özel, AK Parti ile MHP arasında bir rahatsızlık olmuş olabileceğini belirtirken “Bahçeli Erdoğan’a ‘ya benimsin ya kara toprağın’ diyor” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘partner’ değiştirmeyi teklif etmesi halinde Cumhur İttifakı’nı dağıtacağını savunan Özel, erken seçim tartışmalarıyla ilgili de konuştu.
Kamuoyunun önünde bulunacağı teklifi Erdoğan’ın kabul etmek zorunda kalacağını belirten Özel, “Ben diyorum ki; bugünden bir buçuk sene sonra yapılacak seçimde yani 2026 başında biz Erdoğan’ı yeneriz” dedi.
Cumhurbaşkanı adaylığı sorusuna da yanıt veren CHP lideri, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili de dikkat çeken sözler sarf etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Geçmişte zaten ailece görüşüyorduk, yarın olmayacak diye bir şey yok” sözlerini de değerlendiren Özel; Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmeyi planladığını belirtirken, “Önce Esad Türkiye ile masaya oturmaya ikna edilmeli. Ben Esad’ı masaya oturmaya ikna edebilirim. Yeter ki Erdoğan’ın böyle bir niyeti olsun.” dedi.
T24’ten Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtlayan CHP Lideri Özgür Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
“BENİM NEZDİMDE NORMALLEŞME BİTMEDİ”
“Bir kere, normalleşme bitse de Kıbrıs’a giderim, Erdoğan ‘gelme’ dese de giderim, hatta “Sakın gelme” dese de giderim. O ayrı bir şey. Ama normalleşme benim nezdimde bitmedi. Çünkü normalleşmenin amacı ufak tefek tartışmaları, kalıcı küslüklere ve ayrılıklara dönüştürmemek. Normalleşme 1980’lerde Türkiye’nin başarabildiği bir şeydi. Siyasi liderlerin el sıkışamadığı, birbiriyle konuşmadıkları, cenazede bile birbirlerini görmezden geldikleri, Anıtkabir’de birbirlerine sürtecek kadar yakın geçmelerine rağmen birbirlerine hatır sormadıkları bir süreci ben reddediyorum. Ben böyle bir fotoğrafın hiçbir yerinde olmam.
“BAHÇELİ, ERDOĞAN’A ‘YA BENİMSİN YA KARA TOPRAĞIN’ DİYOR”
MHP çok erken rahatsız olmuş olabilir normalleşmeden. AK Parti de MHP’nin restini görmüş olabilir. Ama istedikleri kadar normalleşmeyi torpillemeye çalışsınlar, normalleşmenin bir toplumsal karşılığı var. Bu toplum kavgadan, gerginlikten bıktı. Bu toplum iktidarla muhalefetin Karagöz-Hacivat gibi kısır kavgaları yıllarca sürdürmesinden bıktı. Bu toplum artık kendi sorunlarının konuşulmasını istiyor. Ben 31 Mart’tan beri aynı şeyi söylüyorum; toplumun sorunlarıyla ilgili olmayan hiçbir kavganın bir tarafı olmayacağım. Bunu sürdürüyorum. Kim ne derse desin… Yoksa ben Devlet Bahçeli’nin “AK Parti ile CHP arasında ittifak samimi dileğimizdir” derken aslında ne demek istediğini bilmiyor muyum? Erdoğan’a “Ya benimsin, ya kara toprağın” diyor.
“O TEKLİFİ YAPARSAM, CUMHUR İTTİFAKI’NI DAĞITIRIM”
Ben Erdoğan’a “Sen Bahçeli’yi kafana takma. Ben sana Meclis’te de destek vereceğim, ekonomik pakette de destek vereceğim, arkandayım” dersem… Yani Erdoğan’a partner değiştirmeyi teklif edersem, Cumhur İttifakı’nı dağıtırım. Ama bu benim sırtıma, AK Parti’nin 22 yıllık hatalarına, sorumluklarına ortak olmak gibi hiç taşımaya niyetim olmayan bir yük koyar. Ben iktidara gidiyorum. Benim partim birinci parti olmuş. Seçimden beri her ay oylarımız artıyor. Büyük bir ekonomik kriz var. Erdoğan ne depremzede için ne de enflasyonla ilgili verdiği sözleri tutuyor.
“SİNAN ATEŞ DAVASI AK PARTİ VE MHP’Yİ BİRBİRİNE BAĞLIYOR”
Sinan Ateş davası benim gördüğüm kadarıyla Cumhur İttifakı’nı hem zorlayan hem birbirine bağlayan bir dava. Sinan Ateş davası AK Parti’nin işini çok zorlaştırıyor, bir yandan da MHP’yle AK Parti’yi birbirine bağlıyor. Yani iki yönden etkisi var bunun. Cinayet öncesinde Sinan Ateş’in konumunu atan kişi MHP’nin genel başkan yardımcılarıyla aynı telefondan aynı gün içinde defalarca mesajlaşıyor ve bu iddianame kapsamında o isimler yok. Buna kimi inandırabilirsiniz? Ülkeyi yönetenler bence çok tarihi bir risk alıyorlar şu anda, çok tarihi bir hata yapıyorlar.
“TÜM MUHALEFET BİRLEŞSEK YİNE DE ERKEN SEÇİM KARARI ALAMAYIZ”
nayasa’ya göre eğer Erdoğan’ın bu ikinci cumhurbaşkanlığı esnasında Meclis bir erken seçim kararı alırsa kendisi son kez aday olabilir. Yani bu dönem meclis 360 milletvekiliyle erken seçim kararı alırsa Erdoğan bir kez daha ve son kez aday olabiliyor. Tabii o erken seçimi kazanamazsa bir daha aday olamaz, bitiyor. Mesela Erdoğan Meclis’i yarın kendisi feshetse aday olamıyor ama Meclis 360 milletvekiliyle erken seçim kararı alırsa aday olabiliyor. Şimdi benim bahsettiğim tarih bir buçuk sene sonra yani Erdoğan’ın ikinci cumhurbaşkanlığı döneminin tam ortası.
İki buçuk yılın benim başka bir anlamı var. Erdoğan biz erken seçim kararı almazsak bir daha aday olamıyor. Ona kamuoyunun önünde şöyle bir teklifte bulunduğumu düşünün; “İki buçuk yılın geçti, iki buçuk yılın daha var. Gel seçimleri yenileyelim.” Seçimden kaçamayacaktır çünkü “Yok ben kaçıyorum” dediğinde her geçen gün aleyhine işleyecek. Herkes şöyle düşünecek; “Demek ki kaybedeceğini biliyor.
Başka türlü benim zaten erken seçim kararı alacak gücüm yok ki. 360 milletvekili gerekiyor, bizim 130 milletvekilimiz var. Muhalefetin toplam milletvekili sayısı 270.
Ben diyorum ki; bugünden bir buçuk sene sonra yapılacak seçimde yani 2026 başında biz Erdoğan’ı yeneriz.
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
Kimsenin kuşkusu olmasın, biz Erdoğan’ı yenecek bir adayla halkın karşısına çıkacağız. Erdoğan’ı yenmenin ya da Atatürk’ün partisini Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk seçimde iktidar yapmanın önünde hangi engel varsa ben o engeli ortadan kaldıracağım.
Benim kariyer hedefim Cumhuriyet Halk Partisi’ni iktidara taşıyan Genel Başkan olmak. Bunun dışında bir kariyer hedefim yok. Şunu söyleyeyim; Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı seçimi en rahat kiminle kazanacaksak, o olmalı.
“EKREM BAŞKAN İLE ESKİYE DAYANAN GÖNÜLDAŞLIĞIMIZ VAR, BİRLİKTE YOL YÜRÜYORUZ”
Bizim çok eskiye dayanan bir gönüldaşlığımız var. Biz arkadaşız, yolu da birlikte yürüyoruz, yemeği de birlikte yiyoruz. Ekrem Başkan değişim olmadan ilerlenirse İstanbul’da aday dahi olmayacağını söyledi. Ben de o şekilde bırakın İstanbul ve Ankara’yı, İzmir’i bile kaybedebileceğimizi söyledim. Biz değişimde birlikte olmaya karar verdik, birlikte yol yürümeye karar verdik. Ve halen daha da birlikte yol yürüyoruz. Kurultayı kazandık ama değişim bitmedi. Önümüzdeki ilk genel seçimleri kazanacağız, orada bile değişim bitmeyecek. Türkiye’yi yeniden olması gereken rotaya oturacağız. Türkiye’yi yeniden çağdaş dünyanın bir parçası haline getireceğiz. Değişim ancak o zaman bitecek.
“ESAD’I ERDOĞAN İLE MASAYA OTURMAYA İKNA EDEBİLİRİM”
Biz zaten yıllardır ona “Esad ile görüşün, yoksa sorunlarımız çözülmez” diyoruz. Ama biliyoruz ki Esad, Erdoğan ile görüşmek için Suriye’nin kuzeyindeki Türk Silahlı Kuvvetleri varlığının geri çekilmesini ön şart koşuyor. Ben bu noktada Esad’la doğrudan görüşerek Türkiye ile Suriye’nin arasında sorunları ortadan kaldırmak için aracılık edebilirim. Esad ile de görüşürüm bunun için, Erdoğan ile de. Esad’la Türkiye’nin masaya oturmasına ve Türkiye’de yaşayan sığınmacıların Suriye’ye geri gitmesini sağlayacak barış ortamının sağlanmasını temin edecek görüşmelere aracılık edebilirim. Bunun için en kısa zamanda Esad’la doğrudan görüşmeyi de planlıyorum.
Önce Esad Türkiye ile masaya oturmaya ikna edilmeli. Ben Esad’ı masaya oturmaya ikna edebilirim. Yeter ki Erdoğan’ın böyle bir niyeti olsun. Erdoğan’ın son açıklamasından da görüyoruz ki bizim burada attığımız adımlar Erdoğan’ı da cesaretlendiriyor.”