Klasik Türk müziÄinin dehalarından kabul edilen ve yaylı tanburun mucidi Tanburi Cemil Bey vefatının 108. yılında anılıyor.
Tanbur, yaylı tanbur, klasik kemençe, alto kemençe, viyolonsel ve lavta ustası Cemil Bey, Adile Sultan’ın saraylısı Zihniyar Hanım ile Sadrazam Hüsrev PaÅa’nın kethüdalıÄını yapan Mustafa ReÅid Efendi’nin oÄlu olarak 1873’te Fatih’in Molla Gürani Mahallesi’nde dünyaya geldi.
Usta sanatçı, babasını 3 yaÅında kaybettikten sonra amcası Refik Bey ile büyüdü. Terbiyeli, sessiz ve çalıÅkan bir çocuk olan Cemil Bey, küçük yaÅlarda musikiyle ilgilenmeye baÅlayarak, özel hocalardan ders aldı.
10 YAÅINDAYKEN KEMAN VE KANUN ÃALMAYA BAÅLADI
Cemil Bey, ilk müzik bilgilerini ortaokul sıralarında aÄabeyi Ahmet Bey’den öÄrendikten sonra 10 yaÅındayken keman ve kanun çalmaya baÅladı. Sonrasında ismiyle bütünleÅen tanbur sazıyla ustalık derecesine ulaÅtı.
Gençlik yıllarında “tanburi” olarak ünlenen usta sanatçı, klasik kemençe, lavta ve viyolonseli de aynı ustalıkla icra ederek bir ekol sahibi oldu.
Tanburi Cemil Bey, eserleriyle Türk müziÄi saz icrasına yeni ve modern bir tarz getirerek icracılıÄın mükemmelleÅmesinde büyük rol oynadı.
TEK BAÅINA HALKA AÃIK KONSER VEREN Ä°LK SANATÃI OLDU
YaÅadıÄı dönemde ses sanatına ait her unsurdan yararlanan Cemil Bey, bunları musikinin gelenekleri içinde yoÄurdu.
Usta sanatçının özellikle, taÅ plaklara yaptıÄı taksim kayıtları, makam, üslup ve tavır açısından büyük önem taÅımasının yanı sıra tek baÅına halka açık konser veren ilk Türk musikisi sanatkarı olarak da tarihe adını yazdırdı.
Cemil Bey, Birinci Dünya SavaÅı’nın baÅlamasının ardından askere çaÄrıldı. Askerlik muayenesi esnasında verem olduÄunu öÄrenen sanatçı, yakın dostu doktor Hamid Hüsnü Bey’in sanatoryumda tedavi teklifini ve yakınlarının tedavi için Ä°sviçre’ye gitmesi konusundaki ısrar ve isteklerini geri çevirdi.
ARAP HARFLERÄ°YLE VE BATI NOTASIYLA YAZDIÄI “REHBERÄ° MUSÄ°KÄ°” KÄ°TABINI YAYINLADI
Güzel yazı yazmasıyla da tanınan usta ismin, 1901’de Arap harfleriyle ve Batı notasıyla yazdıÄı “Rehberi Musiki” kitabı, daha sonra Türk alfabesiyle yeniden okuyucuyla buluÅturuldu. Kitap, Türk musikisi için Batı müziÄiyle karÅılaÅtırmalı olarak kaleme alınan ilk nazariyat kitabı kabul edilirken, usta sanatçının bir de yarım kalmıŠ“Kemençe metodu” isimli bir çalıÅması bulunuyor.
Tanburi Cemil Bey, 1901’de Adile Sultan Sarayı’ndan arkadaÅı Eflaknur Hanım’ın kızı Åerife Saide ile dünyaevine girdi. EÅinin aÅırı sevgisi, kıskançlıÄı ve musiki davetlerine gitmek istememesi nedeniyle zor günler geçiren sanatçının 1902’de Mesut adında bir de oÄlu oldu.
Sözlü eserlerin yanında birçok saz eseri de besteleyen Cemil Bey, ömrünün son yıllarında evinin bahçesinde bulunan ve “uzletgah” dediÄi ayrı bir evde yaÅamaya baÅladı.
Sanatçı, 9 Temmuz 1916’da Ä°stanbul’da 43 yaÅındayken hayata veda etti. Cenazesi Merkezefendi MezarlıÄı’nda topraÄa verildi.
Ayrıca Tanburi Cemil Bey’in hayatına iliÅkin bilgiler, oÄlu Mesud Cemil’in “Tanburi Cemil’in Hayatı”, yazar Lütfiye Aydın’ın “Dehanın Sesi” isimli kitaplarıyla bugüne kadar ulaÅtı.